Bölüm 4

Caleb'in Bakış Açısı

Alfa olmak, ara sıra yapmak istemediğim şeyleri yapmak zorunda olduğum anlamına gelir, Mabon Balosu da bunlardan biridir. İnsanların etrafımda olmasından nefret ederim, hepsi Alfa'ya yalakalık yapmaya çalışıyor. Sahte insanlardan çok hoşlanmıyorum. Ormanda koşmayı, sınırlarımı devriye gezmeyi veya savaşçılarımla eğitim almayı tercih ederim. Ne yazık ki, siyaset bu etkinliğe katılmamı gerektiriyor.

On dört yaşımdan beri sürümün Alfa'sıyım. Babam ve annem, önceki Alfa ve Ay, haydutlar tarafından öldürüldü. En genç Alfa'lardan biriydim ve bu yüzden kendimi en iyi olmak için zorladım. Sürümün kuzey batıdaki en büyük sürümlerden biri olduğunu gururla söyleyebilirim. Ayrıca en güçlü sürümlerden biriyiz. Savaşçılarımı acımasızca eğitiyorum. Ayrıca en zengin sürümlerden biri olmamızla da gurur duyuyorum. Her sürüm üyesini bilgi ve güçte mükemmelleşmeye zorluyorum. Bunların dışında üyelerimin çoğu başarılı iş sahipleri.

Silver Moon sürümü benimkinden çok daha küçük, ancak konsey tarafından bu yılki Mabon Balosu'na ev sahipliği yapmak üzere seçildiler. Katılmayı gerçekten düşünmedim, ancak Beta'm bana yirmi yaşında olduğumu ve henüz eşimle tanışmadığımı hatırlattı. Bu sürüm için giderek artan bir endişe çünkü eşlenmemiş bir Alfa son derece tehlikeli olabilir.

Kurt adam olmak, kaderinde belirlenmiş bir eşin olduğu anlamına gelir, on sekiz yaşına geldiğinde eşinin kokusunu alabileceği belirli bir hormon üretirsin. Kaderinde belirlenmiş çiftler birbirlerini bu şekilde bulurlar. Sadece insan formunda sana huzur getirmekle kalmayıp kurduna da huzur getiren biri. Bu, Alfalar için hayati önem taşır. Bir Alfa eşini bulamadığı sürece kurdu da daha saldırgan olur. Çok uzun süre çiftleşmezse kurt şekil değiştiriciye hükmeder ve mantıklı düşünme ortadan kalkar. Son zamanlarda sürüm sabrımın azaldığını fark etti. En ufak bir sıkıntıda bile çıldırıyorum ve bu herkesi endişelendiriyor. Şimdi görevim eşimi bulmak ve kendimle sürümün dengesini sağlamak.

"Sanırım bu kadar erken geleceğimizi tahmin etmemişlerdi Alfa."

Beta Theo'm yorum yapıyor ve düşüncelerimden sıyrılıyorum. Silver Moon sürüsünün evine baktığımda düşüncelerinin doğru olduğuna inanıyorum. Birkaç sürü üyesinin sanki geldiğimizi bilmiyormuş gibi oradan oraya koşturduğunu görüyorum.

Bu tamamen zaman kaybı; eşimin burada olduğundan çok şüpheliyim. Düzensizler ve tamamen hazırlıksızlar. Beta'mla konuşmak için zihin bağlantımı kullanıyorum. Kurt adamların duyma yeteneği mükemmeldir ve sözlerimi yüksek sesle söylememeyi tercih ederim.

Küçük bir sürüydüler, belki de erken geleceğimizi bilmiyorlardı. Onlara bir şüphe duymamaya ve iyi bir izlenim bırakmaya çalışalım. Theo'nun aklı bana geliyor. Ne yazık ki haklı. Daha küçük bir sürü olmalarına rağmen, Silver Moon sürüsü en yakın komşularımızdan ve müttefiklerimizden biri. Bu da en iyi davranışımı sergilemem gerektiği anlamına geliyor.

Sürü evine vardığımızda, Theo öne çıkıyor ve bizi duyuruyor. Theo her zaman benim Beta'mdı. Ne yazık ki, ailemin öldüğü gece, onunki de öldü. O zamandan beri birlikte antrenman yapıyoruz ve o benim aileme en yakın olan kişi. Kederimiz bizi birbirimize bağladı ve ihtiyacım olduğunda her zaman yaslanabileceğim bir omuz oldu.

" Alfa Caleb, sana Alfa Jason ve Luna Amanda'yı takdim edeyim." Bu sözlerin, sürünün Beta'sı olduğunu düşündüğüm biri tarafından söylendiğini düşünüyorum.

" Alfa Caleb, seni bu kadar erken beklemiyorduk" diyor Alfa Jason.

Theo benim zaten sinirli olduğumu anlıyor, bu yüzden benim adıma konuşuyor.

" Hazırlıklarda yardıma ihtiyacınız olup olmadığını görmek için erken geldik." Theo'nun diplomatik davranacağına her zaman güvenebilirim. Yardım etmek için geldiğim yere kadar geldi.

" Evet, sonunda seninle şahsen tanışmak çok güzel Alpha Jason. Lütfen erken gelişimizi mazur gör." Sonunda nazikçe konuşabiliyorum.

"Hiç sorun değil, gelişin bizi gerçekten çok mutlu etti." Konuşurken Luna elini kolumun üzerine koyuyor ve anında kurdum kükremeye başlıyor. Dokunulmaktan nefret ediyorum.

" Lütfen içeri girin ve sizi yerleştirelim." Beta'nın sesi beni sinirlenmekten alıkoydu. Luna elini çekti ve kurdum anında sakinleşti.

Sürü evine kadar onları takip ettim ve hoş bir sürprizle karşılaştım. Daha küçük bir sürü için sürü evleri makul bir boyuttaydı ve çok temizdi. Ahşap tonlarını ve uyumlu renkleri çok sevdim. Sürü evini kim dekore ettiyse ne yaptığını biliyordu. Luna, evi gezdirmeyi teklif etti, Theo beni bir kez daha kurtardığında kibarca reddetmenin bir yolunu arıyordum.

" Bizim için yaptığın her şeyi takdir ediyoruz Luna; ancak uzun bir yolculuk yaptık ve birisinin bizi odalarımıza götürmesini çok isteriz."

"Elbette seni kendim götüreceğim." Luna'nın sözleri beni şaşırttı. Genellikle misafirleri odalarına götürmek Omega'nın görevi olurdu. Bu kadar çok insandan uzakta olmaktan dolayı rahatlamıştım. Kalabalık gruplardan, küçük sohbetlerden ve zaman kaybı olarak gördüğüm hemen hemen her şeyden nefret ediyorum.

Luna beni harika bir şekilde dekore edilmiş yeşil bir odaya götürdü. Hemen güneye baktığını fark ettim, bu harika bir şeydi çünkü evime doğru bakabiliyordum. Hemen Fransız kapıları ve pencereleri açtım, böylece esinti odama sızabilirdi. Odada kendine özgü bir koku vardı, çok hafifti ama kurdum bile fark etti. Bu, içimizde bir şeyleri harekete geçiren bir kokuydu. Yumuşak, hafif çam miski, biberiye ve gladiola ipuçları bu kokuyu tarif etmenin en iyi yoluydu. Kurtumu mırıldanmaya iten büyüleyici bir kokuydu.

Acaba bu benim eşimin kokusu olabilir mi?