Bölüm 149
"Bu harika bir fikir." Gözlerini ocaktan ayırmadı, düz bir tavada altın rengi krepler çevirdi. "Yine de bazen unuttuğun için kendine bu kadar sert davranmamalısın. Çok meşgulsün. Hiç kimse her zaman mükemmel olamaz."
"Gerçekten mi?" diye sordum küstahça. "Belki de beni hiç tanımıyorsundur." Kafamda bu alaycı, kendini küçümseyen bir şakaydı. Belki de pek de komik değildi.
Ama beni şaşırtan şey, Max'in bana ince dudaklı bir ifadeyle bakmasıydı; bu ifade güçlü bir hoşnutsuzluk ya da hafif bir endişe anlamına gelebilirdi.