Bölüm 168 No.168
Gerçekten akıllı olduklarını düşünüyorlardı, değil mi? Küçük tuzaklarına düşeceğini düşünüyorlardı. Ancak, ona mükemmel bir fırsat sunduklarını inkar edemezdi. Will kendisine gümüş bir tepside servis yapıyordu. O zaman onunla ilgilenmek çok kolay olurdu. En büyük fantezisi her zaman hayalini kurduğu şekilde gerçekleşebilirdi. William Stewart'ın çok aleni bir şekilde öldürülmesi, kaçıramayacağı bir şeydi.
Artık saklanmak için ne sebep vardı? Kimliğini ifşa etmişlerdi. Herkes onun kim olduğunu biliyordu. Peki, gölgeler ona ne işe yarıyordu? Belki de ışığa çıkıp bu oyunu bitirmenin zamanı gelmişti. Will'e karşı son kartı da tükenmişti. Oyunları bitmişti.
" Hadi oynayalım," diye kıkırdadı, silahını doldururken. "Plan yok. Yedek yok. İşte bu." Will'i delip geçen bir kurşunu hayal ederken kalbi sevinçle küt küt atıyordu. Sevdiklerinin bedeni yere yığılırken ağladığını duyuyordu. Yaralarından sıcak, kırmızı kan akıyordu. Fantezisi zihninde canlanırken zevkle iç çekti. "Ne muhteşem bir manzara."